Psikoterapide “Kendimle Tanışmak” Deneyimi
- pskmervesahin1
- 18 Ağu
- 2 dakikada okunur
Hepimizin hayatında bir an gelir; içimizden bir ses, “Ben kimim? Neden böyle hissediyorum? Neden aynı döngüleri tekrar ediyorum?” diye sorar. İşte tam da bu noktada psikoterapi, çoğu zaman sanıldığının aksine “sorun çözme” odasından çok daha fazlasına dönüşür. Psikoterapi, aslında insanın kendisiyle karşılaşma ve tanışma yolculuğudur.
Bir aynaya baktığımızda yüzümüzü görürüz. Saçımızın nasıl durduğunu, yüzümüzdeki ifadeyi, belki yorgunluk izlerini… Peki ya iç dünyamız? Psikoterapi, görünmeyen o aynayı önümüze koyar. Orada duygularımızı, düşüncelerimizi, geçmişten gelen izleri, kırgınlıkları ve güçlü yanlarımızı görmeye başlarız.
Bu yolculuk bazen kolay olmaz. Çünkü kendi duygularımızla yüzleşmek, bastırdıklarımızı açığa çıkarmak, yıllardır sakladığımız yanlarımızla temas etmek cesaret ister. Ama işte tam da bu cesaret, “kendimle tanışmak” deneyimini özel kılar.
“Kendimle Tanışmak” Ne Demek?
Kimi danışanlar terapiye “Ben çok kaygılıyım”, “Çabuk öfkeleniyorum”, “Hep aynı ilişkilerde hüsrana uğruyorum” diyerek gelir. Zamanla fark edilen şey şudur: Bu semptomların ötesinde, aslında kendimizi tanımaya ve anlamaya olan ihtiyaç vardır.
Neleri severim?
Hangi durumlarda kendimi huzurlu hissederim?
Hangi duygulardan kaçarım?
Çocukluğumdan bugüne hangi yaralarımı taşıyorum?
Terapi odasında verilen her cevap, kişinin kendiyle tanışmasının bir adımıdır.
Psikoterapiyi Bir Yolculuk Gibi Düşünmek
Psikoterapi süreci, çoğu zaman bir yolculuğa benzetilir. Yolculuğun başında nereye gideceğini tam bilmezsin. Çantan ağırdır; belki yılların yükü vardır içinde. İlk adımlar sancılı olabilir. Fakat yolda ilerledikçe hafiflersin, manzarayı görmeye başlarsın ve en önemlisi, kendi iç sesini daha net duyarsın.
Bir danışan şöyle diyebilir: “Hayatta hep başkaları ne der diye düşündüm. İlk defa burada kendi sesimi duymaya başladım.”Bu, terapinin sunduğu en kıymetli kazanımlardan biridir.
Terapi Odasında Olan Biten
Psikoterapide mucizevi bir sihir yoktur. Aslında olan şey, iki insanın (danışan ve terapist) güvenli bir alanda buluşmasıdır. Terapist, danışanın duygularına ayna tutar, fark etmediği yönleri görmesine yardımcı olur. Çoğu zaman çocukluk deneyimleri, aile ilişkileri, bastırılmış duygular yeniden gündeme gelir.
Bazen çocuklukta duyulmamış bir çocuğun sesi odada yankılanır.
Bazen yetişkin hayatında bastırılan öfke, ilk defa güvenle dile getirilir.
Bazen terapi odası bir travmanın işlenmesine alan açar.
Bazen de danışan, güçlü yanlarını fark eder ve “Demek ki ben bunları da yapabiliyormuşum” der.
Bu anların her biri, “kendimle tanışmak” deneyiminin parçalarıdır.
Kendimizle tanışmak kulağa romantik gelebilir ama aslında sancılıdır. Çünkü insan çoğu zaman görmezden gelmeyi tercih ettiği yanlarıyla karşılaşır:
Kıskançlık, öfke, kırgınlık…
Yetersizlik hisleri…
“Sevilmeye değer miyim?” sorusu…
Bu duygularla yüzleşmek zor olabilir. Fakat terapi, onları bastırmadan, suçlamadan, yargılamadan ele alabileceğimiz güvenli bir alan sunar.
Zorluğun yanında güzellik de vardır. Çünkü terapi ilerledikçe danışan kendi iç kaynaklarını keşfeder. İçinde saklı duran güç, yaratıcılık, şefkat açığa çıkar. Yıllardır kendine yabancılaşmış bir kişi, yeniden kendine döner.
Psikoterapide Sık Sorulan Sorular
Terapiye gitmek için illa sorun yaşamam gerekir mi?
Hayır. Terapi yalnızca kriz anlarında değil, kendini daha iyi tanımak isteyen herkes için faydalıdır.
Ne kadar sürer?
Bu kişiye ve sürece bağlıdır. Kimileri birkaç ay içinde önemli farkındalıklar yaşar, kimileri içinse süreç daha uzun olabilir. Önemli olan hız değil, derinliktir.
“Peki sonuç ne olur?”
Kesin bir “sonuç”tan çok, süreç boyunca gelişen bir farkındalık vardır. Kişi, kendisiyle daha barışık, daha özgün ve daha bilinçli bir şekilde yaşamaya başlar.
Psikoterapi, sadece bir “tedavi yöntemi” değil, kendini tanıma yolculuğudur. Kimi zaman gözyaşı, kimi zaman kahkaha eşlik eder bu yolculuğa. Ama her adımda insan, kendine biraz daha yaklaşır.
Belki de en kıymetli buluşma, hayatta karşımıza çıkan diğer insanlarla değil, kendi içimizle yaptığımız buluşmadır. Psikoterapide “kendimle tanışmak” işte tam da budur.
Klinik Psikolog Merve Şahin